Maasai halkı, Serengeti Ulusal Parkı'nın ovalarını “karanın sonsuza dek devam ettiği yer” olarak tanımlar; bu yüzden ovanın büyüklüğü karşısında şaşkına dönmeye hazırlıklı olun. Burada ayrıca, dünya üzerindeki en büyük ve en uzun kara göçü olan ünlü Serengeti yıllık göçüne tanıklık edebilirsiniz.

Belki yaşadığınız şehirdeki hayvanat bahçesinde aslanla leoparlar, zebralar veya filler var. Belki Afrika antiloplarından bile var. Ama bahse gireriz ki 1,3 milyon antilop yoktur -- hatta peşlerinde yırtıcı hayvanlar olan göç halindeki 1,3 milyon antilop. Bu sahne, doğada görülebilecek en muhteşem sahnelerden biridir ve bunu da güneybatı Kenya’daki Masai Mara’da görebilirsiniz.

Ünlü Jackson Hole’un yakınında yer alan Grand Teton Ulusal Parkı’nın en değerli varlıkları arasında Cathedral Group (Katedral Grubu) adı verilen zirveler ve görkemli Snake River (Yılan Nehri) bulunur. Fotoğrafçı Ansel Adams’a ilham veren etkileyici zirveler, doğrudan vadi tabanlarından yükselerek hayranlık uyandırıcı manzaralar sunar. Bu zirvelerin en çekici manzaralarını nispeten daha az meyilli Jenny Gölü ve Hermitage Point’in parkurlarından veya Death Canyon’un (Ölüm Kanyonu) dönemeçlerinden görebilirsiniz. Jackson Gölü, rüzgar sörfü ve yelken sporu için tercih edilir. Colter Körfezi Ziyaretçi Merkezi ise Kızılderili Sanatları Müzesi’ni barındırır.

Güney Afrika’daki en büyük oyun parkı olan Kruger Ulusal Parkı deyince akla hemen “safari” gelir. 500’den fazla kuş türüne, 100 sürüngene ve yaklaşık 150 memeliye ev sahipliği yapan bu alanda arkeololik sit alanları şaşırtacak bir ağaç ve çiçek çeşitliliği vardır ve ülkenin en önemli ulusal parkıdır. Macera arayanlar parkı 4x4 arazi araçlarıyla, arazi yürüyüşleriyle ve sıcak hava balonlarıyla keşfe çıkabilirler.

Şelaleler, sıcak su kaynakları, vahşi yaşam ve volkanlar ilginizi çekiyorsa Arenal Volkanı Ulusal Parkı nefesinizi kesecek demektir. Siz ormanlar ve eski lav alanları arasında yolunuza devam ederken dünyanın en aktif volkanlarından biri arka planda dumanlar çıkartıyor olacak. Bir rafting turuna çıkın veya sahile gidin sonra da rahat bir otelde istirahate çekilin.

Grand Canyon, hemen hemen her zaman gezginlerin listesinde yer alan bir yerdir; Theodore Roosevelt de bu bölgeyi "her Amerikalının görmesi gereken muhteşem bir manzara" şeklinde tanımlamıştır. Bright Angel ve South Kaibab Parkurları şaşırtıcı manzaralar sunmaktadır, ancak yürüyüş size göre değilse, bir bisiklet kiralayın veya parkta araçla manzaralı bir gezintiye çıkın.

Zion Ulusal Parkı’nın muhteşem kaya oluşumları, engebeli kanyonları, yuvarlanan nehirler ve çamlarla kaplı zirveleri; benzersiz kamp yapma, doğa yürüyüşü, kanyon geçişi ve tırmanış deneyimleri için güneybatının harikalar diyarı olmasını sağlar. Zion-Mt. Carmel Karayolu’nda aracınızı sürün veya dışarı çıkıp yürüyüş yapın. Zion’un kumtaşı monolitleri ve Great White Throne, Grand Staircase ve Checkerboard Mesa gibi diğer jeolojik harikaları, sanatçılar ve hayalperestler için ilham kaynağı sağlayarak The Narrows’tan Canyon Overlook’a uzanan zorlu parkurların arka fonunu oluşturur.

Torres Del Paine Ulusal Parkı’nın güzelliği, barındırdığı çeşitliliğe dayanır. Şili’nin Patagonya bölgesinde bulunan park, ışıldayan buz tarlalarına, mavi-yeşil renkli lagünlere, altın rengi pampa çayırlarına ve sessiz nehir köylerine ev sahipliği yapar. Bu köylerden biri olan pueblito Serrano, parka açılan kapı olarak bilinir ve gezginlerin hem balık tutmak hem de kendilerini yerel gündelik hayatın huzuruna bırakmak için bir araya geldikleri yerdir. Heyecanı biraz artırmak isteyenler Grey Gölü’nde yelkenliyle gezebilir veya Mirador Cuernos’un boynuz şeklindeki zirvelerine doğru yürüyüş yapabilir.

Rudyard Kipling tarafından “dünyanın sekizinci harikası” olarak nitelendirilen nefes kesici Milford Sound, buzullarla kaplı Fiordland Ulusal Parkı’nın yıldızı olup zümrüt yeşili ve bol bol şelale içeren bir manzarada yürüyüş, bisiklet ve su kayağı olanağı sunmaktadır. Sık sık rastlanılan sağanak yağmurlar bu Güney Adası’nın güzelliğine güzellik katarken, yamaçlardan akan sayısız şelaleyi de besler. Doğa tutkunları, dağ geçitleri ve ılıman yağmur ormanı içinden geçen efsanevi bir yol olan 53 kilometre uzunluğundaki Milford Parkuru’nda yürüyebilmek için çok önceden rezervasyon yaptırır.

Yorkshire Dales’i ziyaret ettiğinizde neden bu bozulmamış kırsal bölgede geçen çok sayıda roman yazıldığını anlarsınız. Bölgenin yemyeşil ormanlık alanları ve geniş bozkırları, içlerinde mutlaka görülmesi gereken Kuzey’in (İngiltere) en yüksekten düşen şelalesi Hardraw Force’ı, Gordale Scar dağ geçidini ve ünlü Three Peaks tepelerini barındırır. Daha az maceraperest ziyaretçiler, Parcevall Hall Bahçeleri’nin bakımlı çimlerinde yürüyerek veya Skipton Kalesi’nin Orta Çağ’dan kalma mimarisini beğeniyle izleyerek huzur bulabilirler. Bazı gezginler arazinin vahşi güzelliğini yürüyerek veya ata binerek görmeyi tercih etse de, en popüler yöntem parkın ünlü bisiklet parkurlarını kullanmaktır.

Ulusal park, heybetli Kilimanjaro’nun (Afrika’nın en yüksek zirvesi ve yaklaşık 6.100 metre yüksekliğiyle dünyanın en yüksek bağımsız dağı) çevresinde yer alarak 2.700 metrenin üzerindeki bölgeyi koruma altına alır. Yukarı doğru yapılan yolculukta, dağın eteklerinde fillere, leoparlara ve bufalolara ev sahipliği yapan yemyeşil ormanlar yer alır. Tırmanmaya devam ettikçe ağaç fundasıyla kaplı bozkırlar ve ardından ağaç sınırının üstündeki çöl bölgesi karşınıza çıkar. Daha da yukarılarda ise Kilimanjaro’yu ünlü yapan buz ve kar gelir. Zirveye (Uhuru Peak) yapılan yürüyüşler altı ila yedi gün sürer.

Leoparlar, beyaz kaplanlar ve benekli geyikler... Pes doğrusu! Bunlar, Bandhavgarh Ulusal Parkı’nda bulunan 22’den fazla memeli türünden yalnızca birkaçı. Bu potansiyel listeye eklenebilecek 250 farklı kuş türü de mevcut. Konuklar, parkı ciple veya fillerle gezebilir. Üstelik bu filler vahşi doğada kaplanları bulmak için özel olarak eğitilmiştir. Safariye çıkmakla ilgilenmeyenler içinse Umaria bölgesinin zengin bitki örtüsü, yüksek otlarla kaplı çayırları ve bambu ormanları, ülkedekilerin en büyüleyicileri arasında sayılıyor.

Adını baş döndürücü manzarasının içinden geçen nehirden alan Tarangire Ulusal Parkı, ziyaretçilere eşsiz bir Tanzanya deneyimi sunar. Park, ülkenin en büyük fil popülasyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Kurak mevsimde Tarangire nehir yatağında eşelenen ve 300 bireyden oluşan sürüleri görebilirsiniz. Park ayrıca impalalar, gergedanlar ve hartebeest bufalosu gibi bölgenin diğer vahşi hayvanlarını da barındırır. Bölgenin popüler gezilecek yerleri safariler olsa da, doğa severler yaşam ağacı olarak da bilinen baobab ağacı gibi doğal bitki türlerini ve parkın karmaşık bataklık ağını deneyimlemekten keyif alacaklardır.

Phong Nha-Ke Bang Ulusal Parkının karstik oluşumu Paleozoik çağda başlamıştır (yaklaşık 400 milyon yıl önce) ve Asya’nın en eski ve önemli karstik bölgesidir. Büyük tektonik değişimlere maruz kalan parkın karstik peyzajı, birçok önemli jeomorfik şekli içeren karmaşık bir yapı sergiler. Lao Demokratik Halk Cumhuriyeti sınırına kadar uzanan geniş alan, 65 kilometre uzunluğundaki mağaralar ve yer altı nehirleri dâhil olmak üzere muhteşem oluşumlar içerir.

Yerli dilinde “Büyük Olan” anlamına gelen Denali şeklinde de adlandırılan Denali Ulusal Parkı ve Doğa Koruma Alanı, en çok McKinley Dağı’na ev sahipliği yapmasıyla ünlüdür. 6.200 metrelik yüksekliğiyle McKinley Dağı, Kuzey Amerika’nın en yüksek zirvesidir. Massachusetts eyaletinden daha büyük bir alana yayılan parkın yalnızca tek bir yolu olması, onu insanlardan uzakta yaşanacak bir kırsal bölge deneyimi için mükemmel hâle getirir. Büyük Beşli’yi görmeye çalışın: Amerikan Geyiği, Ren Geyiği, Dall koyunu, kurt ve Kuzey Amerika boz ayısı.

Avrupa’nın en büyük ulusal parkı olan Vatnajokull’un kalın mavi buzlu mağaraları, siyah kumlu plajları, şelaleleri ve yemyeşil çayırları bir araya gelerek keşfedilmeyi bekleyen ve başka bir dünyaya aitmiş gibi duran bir manzara oluşturuyor. Yerel bitki örtüsünü keşfetmek isteyenler için, belirgin bir at nalı şekline sahip olması ile ünlü Ásbyrgi kanyonunun görülmesi şart. İster İzlanda’nın en yüksek zirvesi olan Hvannadalshnúkur’a tırmanın ister Detifoss şelalesine doğru yürüyüş yapın, ülkenin muhteşem manzaralara sahip doğası ve nefes kesici jeolojik oluşumları kaçırılmamalı.

Aynı adı taşıyan ulusal parka da ev sahipliği yapan Freycinet yarımadasını ziyaret ettiğinizde, bu bölgenin neden “Tazmanya kıyı şeridinin mücevheri” olarak bilindiğini anlayacaksınız. Sıcak beyaz kumsallar, koyu mavi sular ve Hazards sıradağlarının gül pembesi tonları arazinin görsel güzelliğini sergiler. Wineglass Körfezi’ne yapılacak bir gezi, ülkenin en ünlü manzaralarından birini görmenin yanı sıra taptaze deniz havasını içinize çekme olanağını da vadeder. Çadırınızı kurun, karavanınızı park edin ve gününüzü balık tutarak, denizin üzerinde kano gezintisi yaparak ve bu çarpıcı bölgede dinlenerek geçirmeye hazırlanın.

Yala Ulusal Parkı’nı mutlaka görülmesi gerekenler listenize eklemeniz için birçok farklı neden var: Safariye çıkarak bir yaban domuzu veya görkemli Sri Lanka leoparını görebilme şansı, dolambaçlı patikalar ve parkın bazı yerlerde Hint Okyanusu’na dek ulaştığı gerçeği. Bununla birlikte, buraya yapılan ziyaretlerin en popüler iki nedeninden biri kayalara oyulmuş bir Budist tapınağı olan Sithulpauwwa, diğeri ise söylencelere göre eski çağlarda bir kralın kimsesiz bir prensesle evlendiği yer olan Magul Maha Viharaya’dır. Burada karşınıza çıkan tarih ve eski eserler, sizi o antik çağlara geri götürür.

1872'de kurulan Yellowstone Milli Parkı ulusal bir hazinedir. Büyük bölümü Wyoming'de bulunan parkın bir kısmı da Montana ve Idaho'ya uzanmaktadır. Yellowstone'da parkın her yerinde aktif jeotermal kaynaklar, gayzerler ve kaynayan çamur bölgeleri bulunur. En ünlüsü, onlarca yıldır sürekli fışkıran Old Faithful gayzeridir. Gezginler Temmuz ayına dikkat etmelidir çünkü yaklaşık bir milyon ziyaretçi ile yılın en kalabalık ayıdır. Parkta bir tur otobüsü sistemi, dokuz ziyaretçi merkezi ve 2.000 kamp yeri vardır.

Plitvice Gölleri Ulusal Parkı’nın fokurdayan, turkuaz renkli berrak havuzları, Hırvatistan’ın en popüler turistik mekânlarından biridir. Zagreb’den arabayla yalnızca iki saatlik uzaklıkta bulunan ulusal park, 20 hektarlık bir alanı kaplayan orman ve göllerden oluşur. Kışın, donmuş şelaleleri ile harikalar diyarı gibidir. Yazın ise parkları yemyeşildir. Tahta yürüyüş yolları ve doğa yürüyüşü parkurları, gözenekli karstik kireç taşları içinden geçer. Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu bölge, kuşlardan yaban domuzlarına ve hatta ayılara kadar her tür hayvana ev sahipliği yapan gerçek bir yaban hayatı barınağıdır.

Westland Tai Poutini Ulusal Parkı denildiğinde akla her zaman tek bir kelime gelmelidir: Buzul. Hızla hareket eden Fox ve Franz Josef buzullarının (her iki buzul da günde 4 metre kadar yukarı doğru çekilmektedir) her ikisi de popüler yerlerdir ve bazı noktalarda buzun denize kadar uzandığını görebilirsiniz. Ayağınızı yeniden sağlam bir zemine basmaya hazır hissettiğinizde, Cook Dağı’nın sunduğu muhteşem manzaraların keyfini çıkarmak için Matheson Gölü’nün çevresinde yürüyüş yapın. Göl, kano gezintisi esnasında mükemmel kuş gözlemi olanakları da sunar.

Kuzeydeki Cascade Dağı ve güneydeki Kükürt Dağı sayesinde Banff kasabası, muhteşem Kanada Rocky Dağı manzarasıyla ünlü. Gezginler; lüks pansiyonlar, toz halinde yağan mükemmel kar, ünlü restoranlar ve enerjik gece hayatının karşı konulmaz birleşimi arasında seçim yapmakta zorlanır. Hem yaz hem de kış aylarındaki cazibesi sayesinde Banff, ziyaretçilerini yıl boyunca mağazalarına, spa’larına ve yamaçlarına çekiyor.

Açık hava etkinlikleri söz konusu olduğunda, Peak District Ulusal Parkı her şeye sahiptir. İngiltere’nin kuzeyinde bulunan park; binicilikten kaya tırmanışına, rüzgar sörfünden yamaç paraşütüne ve sayısız yürüyüş parkuruna kadar her şeyi sunar. Bu parkurlardan biri olan Derwent Valley Heritage Way, bir yandan açık araziyi keşfetmenize olanak tanırken bölgenin endüstriyel geçmişini de sergiler. Titan Mağarası (İngiltere’nin en yüksek doğal mağarası) gibi noktalarda gizli yeraltı oluşumlarını keşfetmek de bir başka popüler eğlence biçimidir. Hepsinden iyisi ise her yerde konukların bu çevreye yerleşebilmelerini sağlayan kamp ve karavanla konaklama alanlarının bulunmasıdır.

Nefes kesici şelaleleri, parıldayan doğal havuzları ve akıllara durgunluk veren kaya oluşumlarını nerede bulabilirsiniz? Chapada dos Veadeiros Ulusal Parkı’nda. Brezilya’nın merkezinde bulunan park, ziyaretçilerin tukanlar, armadillolar ve yörenin diğer yaban hayvanlarını izleyerek doğa içinde yürüyebilecekleri parkurları (Sete Quedas, dos Saltos, dos Cânions ve da Seriema) ile tanınır. Yapraklarının arasından güneşin süzüldüğü ağaçlar ve bir havuz şeklini alan koyu zümrüt rengi sularla çevrili Prata ve Santa Bárbara şelaleleri, kaçırılmaması gereken diğer mekânlardır.