Anı Biriktirmek
Eğer her yönü birbirinin artı/eksi kopyası, standardize ve manikürlü ortamlı tatil konaklamalarından sıkılmış, yaşamı geçmişinizdeki, belki de unuttuğunuz anıları canlandıracak doğal, gösterişsiz ama sonuna dek yoğun düşünce ve emek ürünü özenli, samimi, içten, huzurlu ve doğal bir ortam arıyorsanız, Calidus’tan ötesini aramaya gerek yok. Bakacağınız her köşede, her ayrıntıda, her görünür görünmez obje ve yazıda yaşamdan süzülerek gelmiş, içinizi kıpırdatacak, tesisin isminin anlamı ile müsemma bir sıcaklık bulacaksınız. Sahipleri Celal ve Turhan Bey ve eşlerinin içten ilgisi ve hoş sohbetleri ile daha da özelleşen Calidus’ta, zorsunulmayarak bulunup getirilmiş Bizans su kuyusu, masa haline getirilmiş değirmen taşları, Anadolu’nun ilk makinası(!) ahşaptan mamul saman balyalama makinası, Kurtuluş Savaşımızın top arabası tekerleği, yeniden filizlenmiş 600 yıllık ceviz kökü vb ile beraber tatiliniz geçecek. Eski nostaljik objeleri her baktığınız köşede belki de size hatırlattıklarına şaşırarak bulacaksınız. Celal Bey’in heykelleri, Rıfat Bey’in ozanlığının meyvesi eser ve deyişler her köşede. Eğer Rıfat Bey, uygun olup da akşam yemeğinde davudi sesi ile bir de eser seslendirirse… Şemsiyeler altında değil, zeytin ve iğde ağaçları altında güneşlenmenizi (veya gölgelenmemizi) ayarlayabilmek, telaşsız, huzurlu, kalabalıklardan uzak bir ortam, pırıl pırıl bir deniz, bol oksijen, son derece saygılı ve güleryüzlü çalışanlar, bitiremiyeceğiniz ve istenirse devamı gelen kahvaltı ve akşam yemekleri… Özetle “Sakin Tatil”…Eğer giderseniz Rıfat Bey’den (çok sohbetimiz yanısıra) keyifle dinlediğim bir hikayenin ana fikri ile noktalayayım: “öğle dime, öğle dime; bu bizik, bu bizik”. Bu da bulmacası olsun; gidince dinlersiniz umarım😇