Vermeer’in doğum yeri ve gerçek bir cevher olan Delft, ülkenin güney batısında, Lahey ve Rotterdam arasında bulunur. Şehrin adı, kazma ve yerleştirme anlamına gelen Hollandaca kelimeden gelir ve şehrin kanalları ön plana çıkmaktadır. Görülecek diğer mekanlar arasında 13.yy’dan kalma Eski Kilise, 15.yy’dan kalma Yeni Kilise ve bir zamanlar William of Orange’ın evi olan şimdi ise müze olarak kullanılan Prinsenhof bulunmaktadır. Delft, çok uzun zamandır zarif seramiklerin ve geleneksel elle boyama yöntemlerinin merkezi olmuştur ve bu yöntemler hala Koninklijke Porceleyne Fles’de görülebilir.

Barış ve adaletle eş anlamlı tarihî bir şehirde yeni tarzlarla eski ustalıkların büyüleyici bir karışımını barındıran Lahey, zıtlıklar açısından incelenmeye değer bir şehirdir. Hem şehre hem de plaja kolayca ulaşılabilen Lahey'de kraliyet saraylarından zamanın ötesindeki Felemenk balıkçı limanlarına kadar pek çok şey sizi bekliyor. Egzotik mutfağını ve unutulmaz alışveriş deneyimlerini keşfetmek için "Hagenaar" ve "Hagenezen" olarak da anılan "Laheyliler"lerle birlikte dolaştığınız sokaklarındaki sonsuz fırsatları da değerlendirmeyi unutmayın.

Hollanda’nın en eski üniversitesinin bulunduğu ve Rembrandt'ın doğum yeri olan Leiden, aynı zamanda 17. yy'ın başlarında Amerika’nın Hacıları tarafından İngiltere ve Yeni Dünya arasında mola yeri olarak kullanılmıştır. Günümüzde, sevimli Leiden, Amsterdam’dan sonra ikinci büyük Hollanda şehri olmasıyla övünür. Ulusal Eski Eserler Müzesinin, Mısır sanat eserlerinden oluşan etkileyici bir koleksiyonu bulunmaktadır. 1590 yılında kurulan Hortus Botanicus, 1593 yılında Hollanda'nın ilk lale soğanlarının ekildiği alandır.

Bu antik ve tarihi şehir, Orta Çağ'ın ilk dönemlerinden kalma pek çok bina içermektedir. Utrecht, Hollanda Altın çağında Amsterdam şehri onun yerini almadan önce Hollanda'nın en önemli şehriydi. Geçmişte de, şimdi de Hollanda'daki en önemli Katolik lider olan Utrecht Başpiskoposu'nun yeridir. Utrecht Üniversitesi Hollanda'nın en büyük üniversitesidir. Şehrin benzersiz özelliklerinden biri, içerilerdeki kanallarda bulunan iskele sistemidir. Şehir tam olarak kanallarla kaplanmadan önce, Ren Nehrinin bazı kısımları şehir merkezinden akmaktaydı. Tarihi binaların en önemlisi, yapımı 1254'ten başlayarak neredeyse 200 yıl süren Gotik Saint Martin Katedralidir.

Oldukça büyük bir bölge olan Arnhem bugün en çok 2. Dünya Savaşı'nın en ünlü savaşlarının geçtiği yer olarak bilinmektedir. 1233'te şehir yapılan bölge, Ren Nehri kıyılarındaki stratejik konumu nedeniyle uzun süre çatışmaların ortasında olmuştur. Market Garden Harekatının bir parçası olan Arnhem Muharebesi 1944 Eylül'ünde olmuştur. İlerleyen Müttefikler, büyük oranda bir dizi yanlışlık sonucu önemli bir köprüyü alamamış, bu nedenle de Müttefikler bir sonraki bahara kadar Almanya'ya girememiştir. 1977 yapımı bir film olan "Uzaktaki Köprü", buradaki olayları konu almıştır.

Belçika’nın dördüncü büyük ve en güzel şehrinde, çeyrek milyon insan yaşamaktadır ve çiçek ihracatı ile şehir günden güne gelişmektedir. Önemli bir liman olan Gent’in şehir merkezi, erken dönem Felemenk mimarisinin ve şehrin Orta Çağ gücünün bir kanıtı olarak yayalara açık bir müze gibidir. Heybetli Aziz Bavo’nun Katedrali ve Kontlar Kalesi gibi etkileyici Gotik mekanlar, görenleri heyecanlandırmaktadır. Felemenk ustaların çalışmaları da oldukça sıra dışı Museum voor Schone Kunst’ta sergilenmektedir.

Eski Burgundi üniversite şehri Leuven, bir gece kalmaya gelen ziyaretçilere veya Brüj’den Brüksel’e günübirlik ziyarete gelenlere çok çeşitli macera olanakları sunuyor. Turistler burada iyi yemekle ilgili turlardan Gotik Belediye Binası gibi mimari şaheserlere kadar her şeyi bulabilirler. Doğa meraklıları da hayal kırıklığına uğramazlar. Kruidtuin Botanik Bahçesi, Belçika’daki en eski bahçeleri barındırmaktadır, “şehir ormanı” Heverleebos ise şehirde yaşayanlar için iyi bir mola olanağı sunmaktadır. Leuven’de yaya olarak veya her yerde bulunan bisikletlerden birine binerek keşfe çıkmak çok kolaydır.

İsviçre’nin en büyük şehri, çağdaş sanat ve alışveriş konusundaki en önemli noktalardan biridir. Kunsthaus’da ve Rietberg Müzesinde önemli sanat eserleri sergilenmektedir. Alışverişi bir sanat olarak görenler bu konudaki becerilerini Bahnhofstrasse ve Niederdorf’da geliştirebilirler. Chagall'in Fraumünster’deki renkli camlı pencereleri sizi şaşırtıcıdır. Zurich'deki 500 klüp ve bar, yüzme havuzları kenarında olanlar dahil, sabahın erken saatlerine kadar yaşamın nabzını yakalar. Zurich Gölünün yanıbaşındaki bu şehir mükemmel bir kitle ulaşımına ve ücretsiz bisiklet kiralama sistemine sahiptir.

Belgrat'ın, eski mahallerBizans ve Osmalı'dan, merkezi yer sırasına göre neoklasik ve romantik yapılarına kadar çeşitli mimarisi ve Art Nouveau'dan Brutalisme ve Neo-Bizans'a kadar yeni Belgrat'ı tasarlayan uzun ve renki bir tarihe sahiptir. Şehirde bulunan tiyatrolar, müzeler, anıtlar ve opera binaları, derin ve çeşitli kültür hayatı ile övünürken, plajlar ve nehirler de, güneşlenmek isteyenleri ve spor tutkunlarını kendilerine çekerken gece klübü işlevi gören küçük tekneler de parti kuşlarının ilgisini çekmektedir.

Şaşırtıcı derecede zengin tarihî mekânlara sahip olan Türkiye'nin uygun fiyatlı Ege bölgesi, hem eski hem de modern Türkiye'yi tanımaya başlamak için idealdir. Otobüsler, bölgeler arasında kolay ulaşım sağlar. Muhteşem manzaralara sahip olan Bodrum; hareketli gece hayatı, bir Haçlı kalesi ve Kral Mausolus'un mezarı ile ünlüdür. Sahilin geri kalanında Roma harabeleri ve Truva surlarının yanı sıra Gelibolu’nun anıtlarla dolu Birinci Dünya Savaşı savaş alanları, tatil beldesi Kuşadası, muhteşem sörf plajları, modern İzmir ve bol miktarda Bizans kalıntısı vardır.

Türkiye’nin güneybatısında bulunan Marmaris’in deniz kıyısındaki tatil köyünün ardında muhteşem çam ormanlarıyla kaplı dağ manzarası yükselir. Mavi yolculuk gemisi ve yat limanıyla, ekonomik tatil yapan İngiliz turistleriyle popüler olan Marmaris sayısız fast food restoranına, Kanuni Sultan Süleyman’ın kalesine ve çekici Arnavut kaldırımlarıyla kaplanmış eski araziye ev sahipliği yapar. Hareketli kasabanın dışında, Datça Yarımadası’nın koyları ve körfezleri botla seyahat edenler için harika günübirlik geziler yapılacak varış noktalarını oluşturmaktadır.

Türkiye’nin merkezinin güneyinde, Ankara’nın güneydoğusunda bulunan ay manzaralı bölge Kapadokya, peri bacaları adı verilen eşsiz jeolojik oluşumları ile ünlüdür. Büyük, koni biçimindeki oluşumlar, çevredeki yumuşak volkan tüflerinin erozyona uğramasıyla zaman içinde oluşmuştur. Geçmiş kültürler, bu oluşumları ev ve kale (Üçhisar Kalesi gibi) olarak kullanmak üzere şekillendirmiş ve hatta Kaymaklı ve Derinkuyu gibi tamamı yer altında olan şehirler de ilk dönem Hristiyanları tarafından saklanma yeri olarak kullanılmıştır. Kayseri civarı, bu bölgeye geçiş kapısı gibidir.

Kapadokya bölgesinin en gelişmiş ve en çağdaş turist şehri olan Ürgüp’te, yüzyıllık mağara yerleşimlerinin içinde ve çevresinde yapılmış pek şirin otel bulunmaktadır. Şehir ve şehri çevreleyen bölge gizemli peri bacalarıyla, Hristiyanlığın erken dönemine ait taş kiliseleriyle ve verimli üzüm bağlarıyla ünlüdür. Tarihi ve modernliği bir arada bulunduran Ürgüp, geleneksel el yapımı halıların ve bunun yanı sıra hareketli gece hayatının merkezidir. Sıcak hava balonuyla gezmek çok popüler bir aktivite olup bölgenin güzelliğini yükseklerden görmenin harikulade bir yoludur.