Kelimenin tam anlamıyla volkanik kayaya oyulmuş bir belde olan Göreme, görkemli 10. ve 11. yüzyıl mağara kiliselerini barındıran devasa bir UNESCO Dünya Mirası Alanı olan Göreme Ulusal Parkı'na geçit sağlar. Parkın kendisi, peribacası oluşumlarıyla ünlüdür ve sırt çantalı gezginleriyle son derece popülerdir. Burası ayrıca Türk mutfağını ve şarabını tatmak için mükemmel bir yerdir.

Krasnodar, Rusya’nın en önemli yapı mühendislerinden biri olan Vladimir Shukhov tarafından tasarımlanmış hiperboloit kulelerden ayakta kalan tek örneğinin yer aldığı kenttir. Bu çelik kafesli yapı çevresindeki eski dünya katedrallere ve renkli botanik bahçelerine mükemmel bir zıtlık oluşturmaktadır. Krasnodar’da birkaç müze, konser salonları, tiyatrolar ve Avrupa’nın en büyük fıskiyeli havuzu vardır.

Orta Çağ’dan kalma eski şehir bölgesi, güneşle yıkanan plajları ve canlı gece hayatı ile Budva, Karadağ sahilinin öne çıkan bir gezilecek yeridir. Arnavut kaldırımlı sokaklar müzelere, kafelere ve butik dükkanlara ev sahipliği yaparken arka fondaki Adriyatik de birçok açık deniz etkinliği fırsatı sunar.

Çarpıcı manzarası, şimdiye kadar gördüğünüz en mavi okyanusu, havadaki limon çiçeği kokusu ile Capri, tek kelimeyle romantizmin çağrısıdır. Mavi Grotto’nun ışıltısı, göz alıcı Fraglioni Kayalıkları ve Deniz Sarayı (Palazzo al Mare) ziyaretçilerin gözdesidir, ancak buranın gerçekten tadına varabilmek için Marina Piccola plajında şnorkelle su altını keşfetmek gerekir. Buranın Odysseus’un Sirenlerin şarkısına neredeyse teslim olduğu söylenir... bu cezbedici adaya uygun bir efsane.