Yıl içinde çok az değişiklik gösteren rahat iklimi ile Sanremo 1700'lü yılların ortasından beri turistlerin sevdiği bir bölge olmuş ve Rusya ve İngiliz Aristokrasisinin üyeleri de dahil olma üzere Avrupa’nın her yerinden ziyaretçi kabul etmiştir. Uzun kumsal pek çok turistin ilgisini çeker ancak etkileyici kasinoyu veya La Pigna denilen ve şehrin tepelerinde bulunan Orta Çağ’a ait bölgesini de mutlaka görmelisiniz. 1951’den beri her yıl, şehir İtalya’nın ünlü Sanremo Müzik Festivali'ne ev sahipliği yapmaktadır.

Biarritz ile İspanya sınırı arasında kalan ve Atlas okyanusu kıyısında bir balıkçı köyü olan Saint-Jean-de-Luz, Bask bölgesinin cazibesini koydaki hoş ve aile dostu plajlarla birleştiriyor. Temmuz ve Ağustos ayları buranın en yoğun zamanlarıdır, dolayısıyla turist izdihamından etkilenmemek için bu aylar haricinde rezervasyon yaptırabilir ya da sabah erkenden plaja gitmeyi ilk sıraya koyabilirsiniz.

Korsika’nın ana şehri Ajaccio, yılın her anı ziyaret etmek için eğlenceli bir yer. Ancak, gizli (veya belki de açık) bir Napolyon Bonaparte hayranı iseniz, 15 Ağustos'ta orada olmaya çalışın ve Ajaccio'nun en ünlü çocuğunun doğum gününü kutlayın. Şehir katedrali kadar Napolyon’un ailesine ait doğduğu ev olan Casa Buonaparte görülmeye değer. Veya sadece Korsika güneşinin tadını çıkarın.

Sosua bir sahil kentinde olması istenen her şeye sahiptir. Temiz sular mercanlarla doludur ve şnorkelle yüzme ve dalış için mükemmeldir. Deniz seviyesinin üstüne çıkınca renkli kumların plaj kulübeleriyle yan yana dizildiğini görürsünüz. Dominik Cumhuriyeti’ndeki bu küçük yerleşim alanı bir zamanlar Yahudi mülteciler için bir sığınaktı. Tarihi yerler ve sinagoglar Sousa’nın savaş sonrası kimliği hakkında geniş bir perspektif sunar. Ayrıca başka ülkelerden gelmiş olan insanlardan oluşan bir toplum canlı bir uluslararası gece hayatı ortamının oluşmasını sağlar.