Harika plajları ile bu tatil köyü kasabasında bir parça Bahar Tatili (Spring Break) atmosferi var (öğleden sonra başlayan partiler gece boyunca sürüyor). Eğer bikini ile dans etmek size göre değilse endişelenmeyin—orta çağdan kalma bir manastırı keşfe çıkabilir veya tapılası mavi sularda mavi yolculuğun tadını çıkarabilirsiniz. Aileler ise, Avrupa’daki en büyük su eğlence parkı olan Water World’e uğramak isteyeceklerdir.

Rüzgârla sallanan palmiyeler ve deniz kıyısındaki gezinti bölgesi, rahatına düşkün kalabalıkları Larnaka’ya çekerken buradaki uluslararası havaalanı da bu şehrin Kıbrıs’a gelen çoğu ziyaretçinin ilk durağı olması anlamına geliyor. Sahilden uzaklaştığınızda kaldırım kenarlarındaki kafeler, pazarlar ve dükkânlar; bu liman kentine burada yaşadığınız, yerlisi olduğunuz hissini veriyor.

Kıbrıs adasının güneybatı sahilinde yer alan Baf (Pafos), ılıman iklimiyle ve Akdeniz'in en sağlıklı yaşam alanlarından biri olmasıyla ünlüdür. Baf (Pafos), tüm yıl boyunca, uzanarak güneşin tadını çıkarmak ve gittiğiniz her yerde halkının konukseverliğini deneyimlemek için idealdir. Yazın Akdeniz'in ışıltılı ılık sularına dalabilir; ilkbaharda muhteşem bir doğa parkurunda yürüyüşe çıkarak kır çiçekleriyle bezenmiş tarlaları gözlemleyebilir; sonbaharda antik ve tarihî simgesel yerleri ziyaret edebilir; kışın ise envaiçeşit açık hava etkinliğiyle form tutmaya devam edebilirsiniz. Hangi açıdan bakarsanız bakın Baf (Pafos), yıl boyunca pek çok sebeple ziyaret edilebilecek bir destinasyondur. Kültürü ve yerel gelenekleriyle ön plana çıkan Baf (Pafos) Bölgesi, benzersiz bir şeyler arayan her tür gezgine hitap etmektedir. Bölge, aşkınızı kutlamanıza veya tüm aile için unutulmaz hatıralar oluşturmanıza olanak tanıyacak en huzurlu ve romantik mekânlara sahiptir.

Yüzyıllar boyunca bu kıymetli kara parçasına pek çok kültür kendi damgasını vurmuştur. Günümüzde, bu etkileri, İstanbul’un mahallelerini birinci elden keşfederek deneyimleyebilirsiniz. Sultanahmet’teki kutsal yerleri, Beyoğlu’nun 19. yüzyıl şıklığını, Nişantaşı’nın lüks modasını, Kadıköy’ün coşkulu kafe ahalisini ve Beşiktaş’ın futbol aşığı sokaklarını gördüğünüzde, gezginlerin neden “İstanbul tek bir şehir değil, bir şehrin içinde pek çok şehirdir” dediklerini çok daha kolay anlarsınız.