Mikonos’tan söz edince aklınıza hemen parlak beyaz binalar, turkuvaz gökyüzü ve altın kumsallarda güneşlenen bronz vücutlar gelmiyorsa, yıllardır bir kayanın altında yaşıyor olmalısınız. Ege Denizi’ndeki en popüler Yunan Adası hala enerji dolu ve buradaki şık gece hayatına tutkun çok çeşitli ve kesinlikle üst düzey bir kalabalığı çekiyor. Gündüz kuzeydeki daha tenha kumsallarda biraz kendinize ait zaman bulabilirsiniz, ama güney kumsallarında her zaman parti vardır. Su kayağı, jet-ski, sörf, ata gezileri, deniz paraşütü yapabilir ya da Mikonos’a gelenlerin çoğunun yaptığı gibi enerjinizi geceye saklayabilirsiniz.

Akdeniz’in en büyük adası, Messina Boğazı ile ana karadan ayrılmaktadır. Dağlık bir bölge olan Sicilya Sahili ve küçük adalar, aralarında Etna, Stromboli ve Vulcano’nun da olduğu yanardağların eteğinde uzanmaktadır. Yunanlar, Romalılar, Normandiya’lılar, Katalanlar, başkent Palermo’da Bizans Sarayları, Gotik Kaleler ve Barok tarzında pek çok yapı ile adada izlerini bırakmıştır. Büyük kasabaların pek çoğunda ilgi çekici müzeler bulunabilir ancak Agrigento’da bulunan Etna ve Helen dönemine ait tapınaklar özellikle görülmesi gereken özel mekanlardır.

Merkezi bir konuma sahip Umbria’nın başlıca şehirleri arasında Spoleto, Assisi ve Terni yer almaktadır. Başkent Perugia, çikolataları ile ünlüdür. Otobüs turlarına katılabilir veya araç kiralamak isterseniz girişken İtalyan şoförlerinden yardım alabilirsiniz. Assisi’nin Bazilikası, Giotto’nun da çalışmalarının bulunduğu pek çok hazineye ev sahipliği yapmaktadır. Kasaba aynı zamanda televizyonun koruyucu meleği Aziz Clare’in mezarına ev sahipliği yapmaktadır. Aziz Francis’in meditasyon merkezi ise kuzeydeki dağlarda bulunmaktadır. Terni’de Velia’nın Yemek Pişirme kursları ile yerel üretimden oldukça etkili bir şekilde faydalanılmaktadır.

Burada yaşadığından beri 200 yıldan fazla zaman geçti fakat Mozart hala Salzburg’un en sevgili oğlu. Bestecinin doğduğu ve yaşadığı yeri gezin ve ardından barok mimarisine dalarak Altstadt’ı (Eski Şehir) keşfe çıkın. Müzik zevkiniz "Raindrops on roses and whiskers on kittens"dan çok "Requiem in D Minor"a yakınsa, birçok Sound of Music turundan birine katılın ve Von Trapps’in ayak izlerini takip edin.

Cote d'Azur'un derin mavi suları zarif Nice şehrine mükemmel bir fon oluşturur. Sahilde gezinerek temiz Akdeniz havasını ciğerlerinize çekin veya Castle Hill tepesinden tüm şehre kuş bakışı bakın. Trafiğe kapalı olan Place Rossetti şehrin kalbidir, büyük fıskiyesi, renkli binaları ve güzel Sainte-Réparate katedrali ile buraya daha kırsal bir Fransız atmosferi hakimdir.

Uçsuz bucaksız görünen güneşli sahilleri, büyüleyici kasabaları, görkemli yatları ve pek çok ünlünün akın ettiği Fransız Riviyera’sı, “Belle Epoque” dönemini hala canlı tutmaktadır. Kasabaların çoğu yürüyerek gezilebilir. Ucuz ve güvenilir demiryolu sistemi ile de şehirler ve kasabalar arasında seyahat edilebilir. St-Tropez, Nice, Cannes, Antibes, Villefrance-sur-Mer ve St-Jean-Cap-Ferrat gibi meşhur mekanlar, Picasso, Matisse ve Bizet gibi sanatçıların esintilerini hissettirerek, ziyaretçileri büyülemektedir. Yüzün üzerinde müze ve 150’nin üzerinde galeri ile sanatsal atmosfer de oldukça canlıdır.

Romantizm, güneydoğu Fransa'nın Rhone-Alpleri bölgesinde yer alan ve şatolarla, katedrallerle dolup taşan ve yumuşak kıvrımlara sahip bir mimarisi olan Annecy’nin yaşam kaynağı. Kraliyet Sarayı’na ve barok Saint-Pierre Katedrali’ne gitmeden önce sevgilinizle Pont des Amours’da (âşıklar köprüsü) el ele dolaşın. Rue Royale’de yapılacak bir yürüyüş, alışveriş, yemek ve insan seyri ile özellikle Saint Jean çeşmesinde ödüllendirilecektir.

Eğitim, sanat ve müzik kültür zengini Pune Kenti'nde yaşamın temelidir. Yeraltı tanrısına adanmış, sekizinci yüzyıldan kalma Pataleshwar Mağara Tapınağı kayaya oyulmuş bir mimari harikasıdır. Panoramik şehir manzarasını görmeden dönmek istemiyorsanız Parvati Tepesi'ndeki tapınağa tırmanın.